Uzun zaman geçti ki, her hangi bir yazı yayımlayamamıştım; Bu gün, içimden geldiği gibi yazmak istedim. Dünden beri gözümde bir ağrı var ve bu gitgide artıyor. Geçmişte de olmuştu, hassas bir yapısı olduğundan bazen böyle rahatsızlıklar olabiliyor. “E! Gözün ağırıyorsa, ne alaka okuyucu olarak bize ne…” diye düşünenler olabilir. İşte, tam da bu nokta da işin özüne gelmemizin zamanı… hastaneye, bir doktora gitmek istesem görme engelli olarak çok yakınımdaki hastaneye dahi gitmem neredeyse imkansız… bilindiği üzere son zamanlarda şehir hastanelerinin yapımıyla birlikte sağlık entegrasyonu ve bir çok imkanın bir araya gelmesi sağlandı. Peki, engelliler için, bu kapsamlı sistemin getirdiği yenilikler ve kolaylıklarda yok mu? Bu soruya net ve samimi bir şekilde olumlu cevap vermeyi çok isterdim ama ne yazık ki, bu sorunun cevabı hayla aranıyor… bu hastanelerin içerisinde modern iç navigasyon sistemleri var. “E, işte özellikle de görme engelliler için harika!” Ama, bu sistemlerin mobil cihazlara yüklenilerek kullanılacak kısmı kullanıcı dostu arayüze sahip değil. Diğer bir değişle erişilebilir değil. Gözü görenlerin dahi yer yer yakındığı bir uygulama… diğer bir sorun ise dış ulaşım, görme engellilerin hayatını kimse merak etmez ve onların sınırsız bir eksikliğe sahip hayatı kararmış, bir yaratık olarak görülmektedir. Bu düşünce her ne kadar dillendirilmese de engellilik durumundan dolayı bu insanlar toplumdan soyutlanır ve sayılarının azlığı sebebiyle de tüm talepleri olumsuz karşılanır ya da ötelenir. Peki onların aslında eksik organın yerine diğer var olan organlarının daha da gelişmiş olması? Hayır, hayır… bu bir şeyi değiştirmez… “onlar farklı yaratıklar, bizden değiller.” Mantığı hızla gelişip yaygınlaşmaktadır. Başta dedim ya, (içimden geçtiği gibi yazacağım…) sözümün arkasında durarak devam edeyim. Her 3 aralık dünya engelliler günü, değil mi? Peki bu günde neler yapıyoruz… 8 mart dünya kadınlar gününde, kadının eşitliği tartışılır, onların toplumda yaşadığı zorluklar, haksızlıklar ve bunlarla mücadeleri… hatta bunlara ek olarak o gün neredeyse kadına karşı şiddet haberleri ekranları kaplar. Peki 3 aralıkta ne olur, önceden eline verilmiş şiirler genelde de otizmli çocuklar… “onlar mucize… ama bu kadar yapabiliyorlar.” Hissiyatıyla kısa kısa haberlerle gün bitiyor. “Haksızlık yapma!” Diyenlere, evet bazen başka engel grupları da çıkıyor onlarda “imkansızı başaranlar…” şeklinde, örneğin birisinin yardımıyla yapılabilecek her hangi bir spor aktivitesi, engelliye özel spor aktivitesi, ya da her engellinin ulaşamayacağı “ünlü sanatçı pistte görme engelline aldırış yapmadan son sürat araba kullandı. Hatta, bir de ingiliz rakibi var…” bu 3 aralıkta olmasa bizi hatırlayan olmaz… 🙂 bir de olumlu yönlerimize toplumsal olarak göz atalım. Her şey kötü değil ki, örneğin isimsiz erişilebilirlik kahramanları var. Gıda da, KOSKA, neredeyse tüm ürünlerinde braille alfabeyle ürünün gramajı ve ne olduğu yazıyor. Eyüp sabri tuncer markası, tüm ürünlerinde aynı şekilde braille alfabesiyle bazı bilgiler yazıyor… yeterli mi? Tabi iki de tamamen değil, fakat bunu yapan bu üreticiler, niyetlerinin iyi olduğunu ve daha da fazlasını yapabileceklerini belirtmiş oluyorlar. Son zamanlarda kullandığım “Rode NTH-100 Pro” kulak üstü kulaklığın da dış kısmında braille alfabesiyle “R / L” harfleriyle kulaklığın yönü belirtilmiş kulak yastıklarının içine de normal, latin alfabesiyle “R / L” aynı şekilde yapılmış. Ne demek lazım, ADAMLAR YAPIYOR… 3 aralığa geri dönersek, bu markaların o gün ödüllendirilmesi ve diğer markaların da bu yolda devam etmelerinin teşvik edilmesi gerekmez mi? Engellilerin de hayatta yaşadığı ciddi sorunları ve bunlara yönelik çözümleri aynı 8 martta kadınların sorunlarının ele alınması gibi, gündeme getirip çözüm önerilerinin üretilmesi gerekmez mi? Hatta bir sonra ki yılda da bunlara yönelik üretilen çözümlerin, hayata geçirilen olumlu gelişmelerin ekranlara yansıtılması gerekmez mi? Önemli bir dip notu da burada belirtmekte fayda var: bu sorunlar ve çözüm yollarıyla ilgili belirtilen bu olumsuz durumlar, her hangi bir siyasi yorum içermemekte, bu bizim toplumsal olarak göstermemiz gereken tutumun ve farkındalığın bir yansımasıdır. Zaten yukarıda dile getirdiğimiz konuları sadece engeli olmayanlar gündeme getirmiyor değil. Engelliler de bu duruma kabullenme ve adaptasyon olarak baktıkları için, pek de bir şey değişmiyor. Aslında toplumsal bir yara olma seviyesine gelmiş bir konun benim maduriyetliklerim üzerinden bir sunumu olarak düşünebiliriz. Bir şeyler değişir mi? Neden olması engelliler de kadınlar gibi hakkını razı olmak yerine talep etme yoluna giderse, sadece bizim ülkemiz değil, genel olarak çoğu yöneticinin kayıtsız kalmayacağı hatta bu konuda çok şeylerin gelişebileceğine inanıyorum. Düzenlenme Tarihi: 02.09.2025 Son güncellenme Tarihi: 02.09.2025 Yazar-Yazarlar: Smartman / Bağlı Diğer Gerçek kişilik.

Posted in

Yorum bırakın